******’ün soyağacı 85 yıl sonra yayımlandı85 yıldır ortada görülmeyen ve ******’ün akrabalarından Ahmet
Esmen’in elinde bulunan bu soyağacı, NTVTarih tarafından yayımlandı.
Soyağacı, başta Rıza Nur olmak üzere pek çok kişi tarafından ******
hakkında öne sürülen iddiaların niçin ciddiye alınmaması gerektiğini bir
kez daha seriyor gözler önüne.
Mustafa Kemal’in ailesi hakkında öteden beri, neredeyse tamamı dedikodu
niteliğinde olan ve itibarını zedelemeyi amaçlayan söylentiler ortaya
atılmıştır. Mustafa Kemal’in, 1924 yılında Bayındırlık Bakanı olan
kuzeni Süleyman Sırrı Bey ile birlikte hazırladığı soyağacı, bütün bu
iddialara cevap niteliği de taşıyor.
TÜRKİYE’de öteden beri ******’le uğraşmanın en ucuz yollarından
birisi, ailesi ile ilgili iddialar ortaya atmaktır. Bunlardan en ünlüsü
ise Sağlık ve Eğitim Bakanlığı da yapan Dr. Rıza Nur tarafından
‘Hatıratım’da dile getirilmiştir. Cumhuriyet dönemi çalışan tarihçiler
doğal olarak gülüp geçmişlerdir bu türden iddialara ama ******’ü
yıpratmayı yahut ismini zedelemeyi amaçlayanlar da bundan bir türlü
vazgeçmemişlerdir.
İşte NTVTarih Dergisi’nin Kasım sayısında ilk kez yayımlanan ******’ün
soyağacı, bu türden iddialara da cevap niteliği taşıyor. Derya Tulga
ile Ayşegül Parlayan’ın imzasını taşıyan haber, ******’ün soyağacı
konusunda yapılan çalışmaların genel bir özetini de veriyor. Ancak,
asıl önemli olan, 85 yıl sonra ilk kez yayımlanan bu soyağacının
doğrudan Mustafa Kemal tarafından hazırlanması. Dergide yer alan
bilgilere göre, Mustafa Kemal, kendisi gibi Hacı Abdullah Ağa’nın
torununun torunu olan ve Cumhuriyet’in ilk Bayındırlık Bakanlığı
görevini yürüten Süleyman Sırrı Bey ile birlikte oturup soyağacını
hazırlamaya başlıyor.
Dergiden takip ediyoruz:
MUSTAFA KEMAL HAZIRLADI“Zübeyde Hanım dahil aile büyüklerinin peşpeşe hayata veda etmeleri,
belki de bu kararın alınmasını etkilemiştir. Çalışmada diğer kağıtlara
göre katlamaya biraz daha dayanıklı olan ve tuval olarak da kullanılan
beyaz keten resim kağıdı seçilir. İş bittikten sonra Gazi, Süleyman
Sırrı’ya kendisinden sonra bu şecereyi muhafaza etmesini tembihler.
Fakat o sırada zor şartlarda çalışan Süleyman Sırrı Bey, 51 yaşında
vefat eder. Böylece şecere, Süleyman Sırrı’nın ilk evliliğinden olan
kızı Gülseren Hanım’la oğlu Fikri Ziya Aral’a miras kalır. Yeni
kuşakların eski yazıdan anlamadıkları için şikâyet etmeleri üzerine
Aral, 1987’de bunu Latin alfabesine çevirir, yeni kuşakları ekler ve
kısa süre sonra vefat eder. Gülseren Hanım’a kalan aile emaneti 2009’da
onun da vefatıyla tek çocuğu Ahmet Esmen’in eline geçer.”
SOYAĞACI AHMET ESMEN'DEPeki ama bu kadar kıymetli bir belge, nasıl olmuş da bugüne kadar
kütüphane raflarında kalmıştır? Ahmet Esmen şöyle diyor: “Durumu
anlayabilecek yaşa geldiğimde annemle babam beni karşılarına alıp,
‘Tesadüfler bu kıymetli insanla aynı soydan gelmene sebep oldu. Senin
bunda hiçbir marifetin yok. Ayrıca hepsinden önemlisi, akrabalığın
verdiği bir mesuliyet var’ dediler.”
SOYAĞACI HANGİ YALANLARI ÇÜRÜTÜYORDergİdekİ yazıda, 85 yıl sonra ortaya çıkan soyağacının bugüne kadar
ortalıkta dolaşan pek çok iddiayı çürüttüğü de belirtiliyor:
“Pek çok yerde ortaya atılan Zübeyde Hanım’ın Hacı Sofiler’den olduğu
iddiası bu şecereyle çürüyor. Çünkü bu aile Mustafa Kemal’in değil,
şecerede görüldüğü gibi Hacı Sofilere gelin giden Gülsüm Molla yoluyla
Süleyman Sırrı’nın sülalesi. Bazı kaynaklar, Zübeyde Hanım’ın babasının
tam üç kere evlendiğini kaydetmesine rağmen şecerede bunu göremiyoruz.
Israrla ******’ün teyzesinin oğlu iddia edilen eski TKP liderlerinden
Reşat Fuad Baraner de şecerede gözükmüyor, zaten şecereye göre
******’ün teyzesi yok, iki dayısı var.”
KAYNAK: http://www.hurriyet.com.tr/gundem/12833636.asp?gid=229